Temmuz Ayı Dikkat Çeken Yargıtay Kararları
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/7977 E., 2023/260 K. ve 17.01.2023 karar tarihli ilamı;
Taraflar arasındaki takibin iptali istemli şikayetten dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulüne, şikayete konu icra takibinin iptaline karar verilmiştir. Kararın davalı alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Şikayetçi borçlu vekili dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte toplam 978.874,34 Euro alacağın tahsilinin talep edildiğini, ipotek bedelinin 6.000.000,00 TL olduğunu, ipoteğin \”TL\” üzerinden tesis edildiğini, 4721 sayılı TMK’nın 851. maddesi uyarınca ipotek Türk Parası üzerinden kurulmuş ise artık yabancı para üzerinden takip yapılmasının mümkün olmadığını, bu hususun kamu düzenine ilişkin bulunduğunu ve süresiz şikayete tabi olduğunu iddia ederek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde; 4721 sayılı TMK’nın 851. maddesinde yalnızca yabancı para ipoteğinin tesisi halinde, kredinin de yabancı para olması şartının düzenlendiğini, Türk Parası cinsinden düzenlenen ipotekler hakkında aynı şekilde alacağın da Türk Parası olması gerektiği yönünde yasal düzenleme bulunmadığını iddia ederek şikayetin reddi ile şikayetçi aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile takip talebi ve icra emrinde, ipotek üst limiti ile sınırlı olmak üzere talepte bulunulduğu, ipotek belgesinin incelenmesinde ipotek bedelinin 6.000.000.00 TL olup ipoteğin TL üzerinden tesis edildiği, ipoteğin paraya çevrilmesinin istenilmesi halinde, yabancı para üzerinden takip yapılmasının mümkün olmadığı, ipotek belgesinin incelenmesinde fekk bildirilinceye kadar ibaresinin yer alıp, resmi senette borçlunun kullandığı ve kullanacağı kredilerin teminatı olduğunun vurgulandığı gibi düzenlenen icra emrinde belirtildiği üzere üst limit ipoteğinin paraya çevrildiğinin anlaşıldığı, ipoteğin TL üzerinden tesis edildiği, Türk Lirası olarak kurulan ipoteğin paraya çevrilmesinde, takip borçlusunun alacaklı kredi kuruluşuna borcunun yabancı para cinsinden olması gerekçe gösterilerek, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte, yabancı para cinsinden takipte bulunulmasının hukuken mümkün olmadığı gerekçesi ile şikayetin kabulüne ve borçlu aleyhine başlatılan takibin iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı alacaklı vekili istinaf dilekçesinde; borçlunun iddialarının yasal dayanağı olmadığını, takip konusu olan Türk Parası cinsinden düzenlenen ipotek için icra takibinin de Türk Parası cinsinden olmasının yasal bir zorunluluk olmadığını, mahkemenin yabancı para cinsinden düzenlenen ipotekler hakkındaki mevzuattaki istisnai bir düzenlemeyi kıyas yoluyla genel bir düzenleme haline getirdiğini, 4721 sayılı TMK’nın 851. maddesinde yalnızca yabancı para ipoteğinin tesisi halinde, kredinin de yabancı para olması şartının düzenlendiğini, bu hükmün Türk Parası üzerinden tesis edilen ipotekler hakkında uygulanamayacağını, icra takibinin hukuka uygun olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını talep etti.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile şikayetçi borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatıldığı, takibin dayanağı ipotek belgesi ve resmi senedinde \” iş bu ipotek; vadesiz, 1. derecede ve serbest dereceden istifade etmek üzere faizsiz, fekki bildirilinceye kadar 6.000.000,00 TL. miktarlı olarak tesis edilmiştir.\” ibaresine yer verildiği, ipoteğin \” TL \” üzerinden kurulmuş limit ipoteği niteliğinde olduğu, alacaklının dayandığı hesap özetinin ise kredi sözleşmesinde yer alan yabancı para alacağı cinsinden borçluya gönderilen ihtar niteliğinde olduğu, alacağın muayyenlik ilkesine göre ana paranın tür ve miktarının değiştirilemeyeceği, bu nedenle kredi sözleşmesindeki yabancı para alacağı üzerinden borçluya tebliğ edilen hesap özetine dayanılarak akdin muayyenlik ilkesi gözetilmeksizin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılamayacağı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı alacaklı vekili temyiz dilekçesinde; ipotek senedinde borçlunun müvekkili Bankaya karşı doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak tesis edildiğini, hangi borçların teminatı olduğunun ipotek senedinden açıkça yazılı olduğunu, akdin muayyenlik ilkesinin sağlandığını, TL olarak tesis edilen ipoteklerin, hem TL ve hem de yabancı para borçlarının teminatını oluşturabileceğini; oysa yabancı para üzerinden tesis edilen ve son derece sınırlı ve şeklî bir kısım koşulları bulunan ipoteklerin ise ancak ve sadece yabancı para borçlarının teminatını oluşturabileceğini, Karz ipoteği hakkındaki ipotek resmi senedinde yer alan kesin alacak tutarı üzerinden, ana paranın tür ve miktarını değiştirmeksizin takip yapılması gerektiğini, ancak şikayete konu takipte yer alan ipoteğin üst sınır limit ipoteği olduğunu, ipotek resmi senedinde yer alan üst limit kadar tahsilde yasal olarak herhangi engel bulunmadığını, ipotek limitinde yer alan TL para cinsi yerine, takibin yabancı para cinsi ile başlatılmasının, akdin muyyenliği ilkesine zarar vermediğini, istinaf başvurusunun hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile reddedildiğini, 4721 sayılı TMK’nın 851. maddesinde yalnızca yabancı para ipoteğinin tesisi halinde, kredinin de yabancı para olması şartının düzenlendiğini, bu hükmün Türk Parası üzerinden tesis edilen ipotekler hakkında uygulanamayacağını, ilk derece mahkemesinin yabancı para cinsinden düzenlenen ipotekler hakkındaki mevzuattaki istisnai bir düzenlemeyi kıyas yoluyla genel bir düzenleme haline getirdiğini, icra takibinin hukuka uygun olduğunu iddia ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, icra takibinin iptali istemine ilişkindir.
2. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalının temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte
görülmemiştir.
VI. KARAR
Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2023/7733 E., 2024/6069 K. ve 10.06.2024 karar tarihli ilamı;
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi S.O. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz incelemesinin murafaalı yapılmasına işin ivediliği ve niteliği nedeniyle 5311 Sayılı Kanunla değişik İİK’nın 366. maddesi hükmü uygun bulunmadığından bu yöndeki isteğin reddine oybirliği ile karar verildikten sonra işin esası incelendi:
… Genel İcra Müdürlüğünün 2020/… Esas sayılı takip dosyasında, alacaklı P. San. Ltd. Şti. tarafından B. İnşaat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine fatura alacağına dayalı ilamsız takip başlatıldığı, borçlu adına kayıtlı taşınmazlar üzerine 03.02.2016 ve 04.11.2016 tarihlerinde haciz konulduğu, alacaklı vekili tarafından 06.10.2016 tarihinde taşınmazların satışının talep edildiği ve 100,00 TL satış avansının yatırıldığı, alacaklı vekili tarafından 13.06.2023 tarihinde taşınmazların satışı için gerekli işlemlerin yapılmasının talep edildiği, icra müdürlüğü tarafından 13.06.2023 tarihli karar ile ”Tarifeye uygun satış avansı 08.03.2023 tarihinde kadar yatırılmadığı için haciz düşmüş olduğundan satış talebinin reddine” karar verilmiştir. Alacaklı vekili icra müdürlüğünün bu kararına karşı icra mahkemesine şikayet yoluna başvurarak müdürlük kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemesince şikayetin reddine karar verildiği bunun üzerine alacaklı vekilince istinaf başvurusunda bulunarak “… dosyada çok önceden yatırılmış 100,00 TL satış avansının bulunduğunu, 08.03.2022 tarihinde satış talep edilmesine rağmen elektronik satış uygulamasına geçilmediğini, tarifeye bağlı kalınmaksızın takdir edilen bir satış avans miktarının belli olmadığını, dosyada bulunan 100,00 TL satış avansının tamamlanması için en azından icra müdürlüğünce tebligat yapılması gerektiğini, tebligatta eksik satış avansının tamamlanmasının ihtar edilmesi gerektiğini, tebligata rağmen eksik satış avansı tamamlanmadığı takdirde ancak; bu halde taşınmazlar üzerindeki hacizlerin düşürülmesi gerektiğini, müvekkilinin takdir edilecek satış avansının ne miktar olacağını bilmesinin mümkün olmadığını, avansın miktarı hakkında bir takdir yapılmadığını, kısmen de olsa satış avansının yatırıldığını, tarifeden bir bilgisinin bulunmayıp bu yönde tebligatın olmadığını, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf mahkemesince davacının haciz tarihinin 03.02.2016 tarihi olduğu, bu durumda İİK’nın geçici 18/2-1. bendi uyarınca geçiş tarihinden önce haczedilen mallar hakkında değişikliklerden önceki hükümler ile ilga edilen hükümlerin uygulanmasına devam olunacağı, bu durumda icra müdürlüğü tarafından eksik avansın tespit edilerek alacaklıya süre verilmesi gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu kez de borçlu vekilince istinaf mahkemesinin kararının; “…İcra İflas Kanununa Geçici madde 18 maddesi gelmiş olup; 106 ncı madde uyarınca çıkarılacak tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten önce satış talep edilmiş olmasına rağmen kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılmadığı hâller de bu tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde tarifede belirlenen giderlerin yatırılması zorunludur. Bu süre içinde giderler peşin olarak yatırılmazsa satış talebi vaki olmamış sayılır…” hükmü gereği Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep ederek dosyanın süresinde temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda alacaklı vekili tarafından 06.10.2016 tarihinde satış talep edildiği, taşınmazlar üzerinde ise icra müdürlüğünce konulan 25.04.2014, 03.02.2016, 04.11.2016 tarihli hacizlerin bulunduğu tapu kaydından anlaşılmıştır. 30.11.2021 tarihinde yayımlanan 7343 S.K. ile İİK madde 106 ve 110’da değişikliklerin yapıldığı, buna göre değişiklik sonrası ilgili 106/3 maddesinde “Satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunludur.” hükmünün yer aldığı, 7343 Sayılı Kanunun 33. maddesiyle İcra İflas Kanununa geçici madde 18’in eklendiği, geçici madde 18/2 gereğince 106. ve 110. maddelerde yapılacak değişikliklerin 111/b maddesinin uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlanacağı, bu yönetmeliğin de 08.03.2022 tarihinde yürürlüğe girdiği, geçici madde 18/3’de “106 ncı madde uyarınca çıkarılacak tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten önce satış talep edilmiş olmasına rağmen kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılmadığı hallerde bu tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde tarifede belirlenen giderlerin yatırılması zorunludur. Bu süre içinde giderler peşin olarak yatırılmazsa satış talebi vaki olmamış sayılır.” hükmünün yer aldığı, tarifenin de 08.03.2022 tarihinde yürürlüğe girdiği, buna göre tarifenin yürürlüğe girmesinden önce satış talep edilmiş ve satış giderlerinin tamamı yatırılmamışsa, tarifede yer alan ücretin 08.03.2023 tarihine kadar yatırılması gerektiği, alacaklı her ne kadar kendisine muhtıra çıkarılması gerektiğinden bahsetmişse de yukarıda işaret edildiği üzere geçiş düzenlenmesinde muhtıra çıkarılmasına ilişkin bir hüküm olmadığı, bu kapsamda icra müdürlüğünün muhtıra çıkarma yükümlülüğünün de bulunmadığı, mevzuattan kaynaklanmayan bir yükümlülüğün icra müdürlüğüne yüklenemeyeceği, anılı yasada satış masraflarının tamamlanması için alacaklıya süre verilmesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıllık sürede masrafın yatırılmadığı değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince verilen karar isabetli olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 05.09.2023 tarih ve 2023/1046 Esas-2023/1023 Karar sayılı kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.06.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.