Şubat Ayı Dikkat Çeken Yargıtay Kararları
Yargıtay 11.HD, 2023/3167 E. 2023/5998 K. RG:32463 17/02/2024
Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen genel kurulu toplantıya çağırmaya izin davasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince kesin olarak verilen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; hakla açık anonim şirket olarak faaliyet gösteren davalı şirkette %5,03 oranında hissedar olduğunu, genel kurul toplantısı yapılmadığını, taleplerine yönetim kurulu tarafından olumlu tanıt verilmediğini ileri sürerek 6102 sayılı Kanun’un 412 nci maddesi gereğince genel kurulun toplantıya çağrılmasına yönelik izin verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Kanun’un aradığı şartların oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının yirmide bir hisseye sahip olup olmadığının tetkikinde, davalı şirketin toplam hisse adedinin 18.255.333 olup yirmide bir (%5) hissenin 912.766,65 adet olduğu, davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sunulan kayıttan, davalı şirketteki hissesinin 917.629 adet olduğu ve yasanın aradığı %5’i bulduğu, davacının aktif husumete ilişkin dava şartını sağladığı kabul edilerek esasa ilişkin yapılan inceleme neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. KANUN YARARINA TEMYİZ
A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz dilekçesinde özetle; davacının halka açık davalı şirkette 1/20 oranında azlık pay sahibi olmasının dava şartı olduğu ve dava şartlarının dava süresince mevcut bulunması gerektiği gözetilerek, davacının azlık pay oranına göre yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını istediği ihtar tarihinde, eldeki dava tarihinde ve karar tarihinde sahip olmaya devam ettiğine yönelik gerekli inceleme yapılmadan yazılı şekilde sadece ihtarname tarihinden sonraki tarihli pay durumu esas alınarak karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile kararın kanun yararına bozulmasını talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 412 nci maddesi uyarınca genel kurulun toplantıya çağrılmasına yönelik izin istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.
2. Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
3. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (6102 sayılı Kanun) 411 ve 412 nci maddeleri
3. Değerlendirme
1. 6102 sayılı Kanun’un 411 nci maddesinin birinci fıkrasına göre sermayenin en az onda birini halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilirler. Esas sözleşmeyle çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip pay sahiplerine tanınabilir.
2. Azınlığın, 6102 sayılı Kanun’un 411 ve 412 nci maddelerinde düzenlenmiş olan anonim şirket genel kurulunun toplantıya çağrılmasını talep hakkını kullanabilmesi bazı şartların gerçekleşmiş olması şartına bağlanmıştır. Başka bir ifade ile bu yetki, azınlığın doğrudan genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi olmayıp, azınlığa ancak belirli şartlar gerçekleştikten ve belirli aşamalar tüketildikten sonra verilmektedir.
3. Bu şartlardan ilki talebin azınlık pay sahipleri tarafından yapılması olup talebin mutlaka yeterli sermaye payına sahip olan pay sahipleri tarafından birlikte yapılması gerekmektedir. Talebin, azınlık oluşturacak yeterlikte olan pay sahipleri tarafında ayrı ayrı ve birbirinden habersiz olarak yöneltilmesi halinde, Kanun’un aradığı şartın gerçekleştiğinden söz edilemez.
4. İkinci şart, talebin usulüne uygun yapılmasıdır. Azınlık yönetim kuruluna yönelteceği genel kurulun toplantıya davet edilmesi yönündeki talebini noter vasıtasıyla yapmalıdır.
5. Bu iki şartın sağlanması ile yönetim kurulu çağrı talebini değerlendirerek olumlu veya olumsuz bir karar verir. Talebin reddi veya reddedilmiş sayılması halinde ise talepte bulunan azınlık pay sahiplerinin Mahkemeye başvuru imkanı bulunmaktadır. Nitekim işbu davada da azınlık pay sahibi olduğunu iddia eden davacı bu yola başvurmuştur.
6. Başvuru üzerine Mahkemece öncelikli olarak yapılması gereken iş davacı pay sahibinin azınlık hakkı veren oranda paya sahip olup olmadığının ve daha önce noter aracılığı ile yönetim kuruluna yazılı ve gerekçeli başvuru yapılıp yapılmadığını incelemektir.
7. Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; Mahkemece, dava dilekçesine ekli kayıtlar ve davacının 30.11.2022 tarihli dilekçesi ekindeki belgeler nazara alınarak davacının pay durumunun tespiti ile azınlık pay sahibi olduğu kanaatiyle karar verilmiş ise de; ihtarname tarihi itibariyle davacının azınlık pay sahibi olup olmadığı hususunda bir inceleme yapılmadığı gibi, azınlık pay sahipliği durumunun yargılama boyunca sağlanması gereken bir şart olduğunun da dikkate alınmaması doğru olmamış ve kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,
Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine,
19.10.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 11. HD, 2023/3195 E. 2023/6538 K. RG: 32456 10/02/2024
Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen itirazın iptali davasında davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece kesin olarak verilen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının dava dışı şirkete keşide ettiği bono nedeniyle borçlu olduğunu, dava dışı şirketin alacak ve borçlarının müvekkiline devredilmesi nedeniyle davalı hakkında icra takibi yapıldığını, takibe yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı kurumun taraf ehliyetinin bulunmadığını, alacağının zamanaşımına uğradığını, takibin haksız olduğunu, borcun tamamının daha önce lehtar şirkete ödendiğini savunarak davanın reddi ile kötü niyet tazminatı istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu edilen bononun davalı … tarafından 02.02.2014 tarihinde … Özel Eğitim Öğretim Danışmanlık İnş. A.Ş. lehine olmak üzere tanzim edilip verildiği, bononun vade tarihinin 02.11.2014 olduğu, 18.12.2019 tarihinde takibe konu edildiği, öncesinde ödeme konusunda davalıya herhangi bir ihtar gönderilmediği, bonodaki ödeme tarihi ve icra takibi değerlendirildiğinde 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, 03.08.2022 dava tarihi dikkate alındığında bonoya ilişkin zamanaşımı süresinden sonraki genel zamanaşımı süresinin de dolduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesi kararı kesin olarak verilmiştir.
IV. KANUN YARARINA TEMYİZ
A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Adalet Bakanlığının temyiz dilekçesinde özetle; bononun tarafları davalı ve dava dışı şirket arasındaki ilişkinin tespiti ile dava açılmadan önce Tüketici Hakem Heyeti veya arabuluculuk yoluna gidilip gidilmemesi hususunun değerlendirilmesi gerektiğini, bono zamanaşımına uğramış ise de temek ilişkideki zamanaşımının ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini, mahkemece gerekçeden yoksun bir şekilde karar verildiğini belirterek kararın bozulması gerektiğini belirtmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davacının taraf ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve davacının alacaklı olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.
2. Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
3. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un (6502 sayılı Kanun) 68 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Somut olayda, davalının eğitim kurumu olan dava dışı şirkete verdiği bono nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali söz konusudur. Bu durumda öncelikle, bono bedelinin 1.800,00 TL olduğu gözetilerek, 6502 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi gereği Tüketici Hakem Heyetine başvurulması gerektiği, bu başvurunun zorunlu olduğu gözden kaçırılarak işin esasına girilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre de; zamanaşımına uğramış bono ilamsız icra takibine konu edilmiş ise de, bono zamanaşımına uğramış olsa bile taraflar arasındaki temel ilişkinin ne olduğu ve hangi zaman aşımına tabi olduğu değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın kanun yararına bozulması gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,
Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine,
08.11.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.